Yolumuzdaki Engeller
YOLUMUZDAKİ
ENGELLER
Eski
zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş,
kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak diye başlamış beklemeye.
Ülkenin
en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer gelmişler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın
etrafından dolaşıp saraya girmişler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirmiş.
Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu.
Sonunda
bir köylü çıkagelmiş. Saraya meyve ve sebze getiriyormuş. Sırtındaki küfeyi yere
indirip iki eli ile kayaya sarılmış ve ıkına sıkına itmeye başlamış. Sonunda kan
ter içinde kalmış ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden
sırtına almak üzereymiş ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu görmüş.
Açmış ki bir de ne görsün, kese altın doluydu. Bir de kralın notu varmış içinde.
"Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye
aittir" diyordu kral.
Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında
olmadığı bir ders vermişti.
"Her engel, hayat şartlarımızı daha
iyileştirecek bir fırsattır."